Ağlama Duvarı







-Birkaç kelime de olsa, “sus” dedi Tanrı. Birkaç saniye de olsa “öl” dedim ben de. Sustum. Vaat edilen yalanların yerini sahipsiz gözyaşları aldı. Tanrı,  Ölmemişti ama. Birkaç satır da olsa “sev” dedi adam. Birkaç asır da olsa “git” dedi kadın. Gittim. Bana nemli bir ağlama duvarı yalnızlığında öznesiz acılar kaldı. Kadın, sevmemişti ama…
Tamam diyorum tamam, gideceğim. Öncesinde kendimi sevip, dilimi son hecesinden keseceğim. Sonrasında temiz bir kaldırım taşı bulup, dizlerim karnımda, bir güzel öleceğim…
Tanrım, bari bu sefer yalnız bırakma.
Sev, öl, sus ve git. Doktor, söyler misin nasıldı bu kahrolası sıralama?
Ama
Soysuz bir acıdır bu Asmera. İçimdeki kurak coğrafyadan kavimler göçtü benim. Bütün Tanrılar ve ilahi adamlar gözlerimde öldü. Yıldızlar ve güneş, gökyüzüme küstü. Gittiler Asmera. Bütün ağıtlarıyla, bütün şarkılarıyla ve aşklarıyla gittiler. Yaşanmamış sevdalarını da alarak yanlarına ve yakarak bir şehri bir uçtan bir uca, kanatarak ruhunu gecenin, adım adım, parça parça, yana yana gittiler. Yaka yaka gittiler, mayınlar döşeyerek damarlarıma…
Hani bütün balinaların kıyıya vurup intihar ettiği okyanus var ya…
Şimdi ben
Adını bile bilmediğim bir şehrin adını hatırlayamadığım hastanesinde, muhtemelen beş kat yükseklikteki iki kişilik odada tek kişilik acımı çekiyorum. Ve artık saymayı bırakıyorum yokluğunda devirdiğim günleri. Saymayı bırakıyorum kaldırım taşlarını

\oyunbozan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bi dakka