Anlatılan senin hikayen ( Juli )




Bir gece bütün kelimeler kendini ateşe verdi.
Ve o günden sonra hayat,
iki hece ve dört harften ibaretti
J u l i . . .
Adının geçmediği hikâyelerin yalnızlığa kıyısı vardır Juli. Ve yalnızlığa kıyısı olan hikâyelerin kahramanlarına dargındır yıldızlar, en az rapunzel kadar… Kelimelerin ellerinden tut bu yüzden, sustuklarını sana kelimeler anlatsın. Ve küçük bir çocuğun, gözlerindeki anne sevgisi gibi benimse. Çünkü bu hikâyede sadece sen varsın.
Ben bu hikâyeyi Tanrının günlüğünden çaldım. Bütün imla kurallarını yerle bir ederken adın, Ben Tanrıyı ilk defa; Adının baş harfini yıldızlarla çizerken yakaladım… Bu yüzdendir ki; yakılacaklar listesinin en başında ben varım.. Anarşist puntolarla, sürgün edildiğim şehirlerin duvarlarından sesleniyorum sana. Sesim uzak kalıyor biliyorum. Bir yankı olup geri dönüyor da bazen. Beni sokak çocuklarından dinle ve onlardan yara bandı almayı ihmal etme. Kanattığım kelimelerin üzerine sararsın. Saçlarını okşamadan gitme oradan ve de bakmadan gözlerine…
Ben bu hikâyeyi sana uzak bir kentin yok oluşuna en yakın yerinden yazıyorum Juli. Yıkık dökük her duvara, aylak ve pişman ruhların dolaştığı sokaklara, meleklerin yıldızlar gibi gördüğü sokak lambalarına, kaçak mayın tarlalarına, geçiş izni verilmeyen düşlerin tel örgülerde takılı kalan kırıntılarına, dilek ağacında asılı kalmış bir damla gözyaşına yazıyorum. Aslında ben, bu gözyaşı damlasından bir fırtına çıkarmaktan korkuyorum. Göz çukurlarında intihar etmemi istemiyorsan eğer, bu hikâyede sakın ağlama.
Ben bu hikayeyi sana doktor kontrolünde yazıyorum Juli. Terapi seanslarında yatıştırıcı bir ilaç oluyor ismin, intihara meyilli ruhlara… “Nerede ? ” diyorlar. Seni soruyorlar bana. Yanlarından ayrılıp karşıdaki lunaparka koşuyorum. Atlı karıncanın tekini senin için ayırıp beklemeye başlıyorum. Dönme dolap döndüğüne göre zaman işliyor. Trafiğe takılmıştır diyorum, çarpışan otoların kargaşasından yola çıkarak… zaman geçiyor, dönme dolap duruyor, sen gelmiyorsun. Korku tüneline gözüm kapalı dalıyorum. Sürekli sallanan bir geminin güvertesine takılıyor gözlerim. Tabi yaa diyorum. Bu hikayeden ancak bir gemiyle kaçabilirdik…
Ben bu hikayeyi sana yazdım.
Ben bu hikayede seni yazdım.
Ben seni bu hikayeye yazdım.
Sen hikaye yazdığımı sandın, ben seni anlattım…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bi dakka