Kayıp bir hikaye




   Kimsenin hikâyesini değiştirmeye çalışmayacaksın…
Belki hayal gücüne hayran olmayı istedim, sen konuştukça seni usul usul dinledim. An geldi hikâyene tanıklık edip, uzun bir aradan sonra yeniden kelimelere takıldım…
Çok değil kısa bir süre önce bir hikâye yazmak istedik.
Hayal mahsulü olacağını düşündüğüm bu eserin yaşanmışlıkları içerebileceğini nereden bilebilirdim. Bana mı öyle geldi yoksa?
İçinde artık az ‘sen’, çok ‘ben’, hiç ‘biz’… Duygularını kırabileceğimi düşünmedim, oysa içten birkaç satırmış keşfedilen, hayretler içerisindeyim, denenmişi deneyeceğimizi düşünüyorken…
Cuma Feriha vardı mesela mecburen izlenilen, Pazar Behzat Ç. vardı sabırsızlıkla beklenilen. İkisi arasındakiler ikimiz arasındakiler gibiydi. Uygun günlerde öylesine konuşmak gibiydi, boş geçirmeyi yeğlemek gibiydi belki…
Aynı şeyleri yazacak olsak da biz yazacaktık ya bu bile değişik bir şeydi. Belki gerçekten bir kadın tasvir ediyordu. Eski ama bitmeyen bir aşkı anlatacaktı. Tahminimce en imkânsızını yaşamıştı yoksa yazmaya çalışmazdı… Belki yaşanmış ama diri bir günün hatırasını ya da yaşanacak olanları okuyacaktım. Kafasından geçenlere müdahale ettim. Kötü bir amacım yoktu, belki yanlış ifade ettim belki de yanlış ifade edildim. Yazdıklarını beğenmediğimden değil sadece öyküleştirmeye çalıştığımdan hikâyeyi kaybettim.
Sonunu 3-5 sayfa olarak düşündüğünü biliyordum, bana kalsa uzayıp giderdi. Bizim hikâyenin en çıkmaz noktası da burasıydı. Böyle konuşurken bir anda son ile yüzleştik, başlangıcın da bir önemi kalmadı. Kimsenin okuyamadığı bir şey çıktı ortaya, devamı olmayacak olan… Yine de üç noktaya ihtiyaç duyan… Arada kayıp zaman…
Yeni bir hikâyeye başladı belki, belki de onu değiştirmeye çalışmayan biri ile birlikte… Belki de en çok o haklı. Gelişine yaşanmalıydı her şey, yazı bile gelişine yazılmalıydı. Planladığında yanlış anlaşılıyordu. Cümleler dağınık kalmalıydı, kafalar gibi… Nereye kadar yol alabiliyorsa almalıydı. Belki sadece yazabildiğim şeyler için bile süre tanımadım kendime, en büyük haksızlığı ettim.
Birinin hayallerine karışmak için onu iyice tanımalısın. Neticede her hikâye güzel bitmiyor, belki de yarım kalan bir hikâye bu ama sonu hak ediyor. Ölüm gibi düşünme bu töreni, çünkü ölmek için önce doğmak gerekiyor. Doğmamış hikâyeye son biçmek benimkisi…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bi dakka