Ben Papatya Katili Olacak Adam mıyım?


Önce bayıldı sandım, elimi uzattım. Güldü.
“Ne yapıyorsun?” dedi. Sanırım kendimi iyi hissetmiyordum.
“Hiç, düşecektin,” dedim. Anlamadı.
Aramızdaki anlama mücadelesini sonraya bıraktığı için derin bir nefes aldım. Bunu da duymadı.
“Film geriye sarıyor,” dedim… Geçen zaman avuçlarımdaydı. Gözlerime baktı… O, illa düşecekti, kurtarma işi de bana düşecekti, ayağına bağ olmadan sevecektim onu…
Yüzüme bakmayı sürdürdü.
Şaşkınlığı yüzünde güzel bir ifade bırakıyordu, okunaklı bir ifade… Ama dokunaklı değil. Bana da yansıdı gözlerindeki merak… O merak ederdi, ben anlatırdım. Ben anlatmayı bir tek onun yanında severdim. Çiçeğin yansıması vardı gölgesinde zaman zaman…
&
Zamanın bir yerinde gülümserdi, mekânın bir yerinde kaybolurdum. Yeşil tek ışıktı gözleri, yaşamıma hız veren, akıl yollarımı birbirine karıştıran… Onun dışındakiler ayrık otu…
Sesini duydum. Kendi kendine konuşuyordu. İnsanlar güzelliğine takılıyordu ama çitin diğer yanına geçebileni görmedim. Bir masum yüz hatırlıyordum sadece, çatırdıyordu cam gibi kalbi… Bir gülen bir ağlayan yüzünü ona da göstermişti hayat… Ellerim şeffaflaştı…
Uzun uzun dinledi beni, nasıl bir yerdi burası! Işıl ışıldı etraf, boy boy aynalar vardı, onu gördüm sonra… Beyaz, sarı, yeşil renkleri gözümü kamaştırdı. Artık onun aynasıydım. Onun aynısıydım belki de…
&
Dinliyordu. Merak en çok bu zamanlarda lazımdı insana. Aşık gibi dinliyordu. Bilmiyordu. Solmayacak gibi gelen o güzelim çiçekler de habersizdiler, ne gelenin ne kalanın hesabını yapıyordu parmaklar… Biraz su biraz güneşti hapsoldukları… Aynı havayı soluduklarını sandılar… Yanıldılar…
Kaç kral tacı, kaçıncı çocuk düşü… Ölüme yakın bir halde… Kendi halinde.
Onu öldürürsem katil olacaktım, serbest bırakırsam ölümüne tanık olacaktım.
Göz ardı ettikçe boğuluyordum.
&
Yıllanmış köklerini yakalama sırası bendeydi, dinleme sırası da. Görüyordum seni aynadaki çiçek yansımanda… Eski haline dönmek için çırpınıyordun aynada, ayağın toprağını aradı, yaşamına ortak oldu cam parçaları…
Tam da şimdi düşecektin avucumdan yere… Gözlerine baktım, bıraktım.
“Ayrık otları için canını sıkma, hepsini temizledim,” dedim.
Artık beni duymuyordun.
&
Bir zamanlar, gülen papatyalar çizerdik kâğıtlara, papatyalar ağlamazdı.
Rızası alınmadan sevgili başına taç olduğundan papatyalar hiçbir sevdada uzun süre tutunamadılar.


Yorumlar

Yorum Gönder

denemelisin

Bu blogdaki popüler yayınlar

bi dakka