Zagor Gitti ( Gezegene iki bilet 3/3 )






- Merhaba yine ben.
("...bu geç kalınmışlık ne kadar da üstüme oturdu böyle, bana bir bardak su verir misin pişkinliği de cabası biliyorum dolar bazında istikrarsızlığım devam ediyor mevcut kurlar ile kıyaslandığında köşelik olmam lazım ama ama ama işte neyse üçüncü sınıf kendimi affettirme bakışımı da attığıma göre şu kanepeye uzanıp gözlerine dalarak kendimi boğmak istiyorum lütfen buna izin verir misin?
hayır gözlerin çok güzel olduğundan değil çok derin bakınca kendimi kaybediyorum böylede lanet bir tarafın var.")



-Siz, sizi daha önce köprünün altında görmüştüm. siz o delisiniz, beni gezegene yollayan... 
-Tanıdığınıza sevindim... Bu saatte dışarıda ne işiniz var ? malum savunmasız ve yalnızsınız.
-aslında savunmasız değilim-ama herkes öyle bilsin-. yalnız oldugum konusu da şüphe götürmez bir gerçek. bu saatte ne işim mi var dışarda? güldürmeyin beni...

beni yolladıgınız o gezegen var ya, hani otobuse binerken küçük bir buse kondurmuştum dudaklarınıza, hatılarsınız, o gezegende yaşamak çok zordu. bana ayrılmış odanın camlarını kapatıp uyumak zorunda kalıyordum. ugultulu bir sessizlik vardı. tıpkı burada, geceleri beynini rehin almış düşüncelerin çıkardıgı sessizlik gibi. sürekli. kaldıgım mekanın camlarını kapatıp yatardım. her gun dışarı verdiğim karbondioksitim, benim yakıtım oldu. memnundum. ilk başta. sonra yakıtım beni zehirlemeye başladı. her şeye rağmen, şinasiye ragmen, redoxa rağmen, anneme babama rağmen  bıraktım geldim geri. geldiğimde her şey değişmişti. kafam kadim zamanlardan bir dilime yuvarlanmış, ben milattan önce kalmaymışım gibi geldi. toparlayamadım. 

sağlı sollu yumruklar çaktı bana. ilk dişimi elime aldım, "yeter vurma bak kanıyor işte" dedim. duracağını düşündüm, durmadı. elimde 28 dişim var  dört tanesini gençken çektirmiştim, yirmikler. bizim torunumuzun çocugunda tamamen körelmiş olacaklarmış biliyor musun?
ve hayat hala bana sağlı sollu geçiriyor yumruklarını. bak diş yok ağzımda... 
hayatın sillesini yemiş bana bakarak birazdan şunları yazacaksınız:

"Az önce  bir fahişenin dudaklarında raksa  tutuldum biraz vals biraz tango karışımı birazda hard
core,  hani hep derdin ya iç kanamalı bir düş  düşerken fikrinden, bir bir bebekler intihar ediyor bir bir şehirler yanıyor bir bir köyler kasabalar ateşe veriliyor,  duvarlarına  ayıp yazılar yazılmış  bir şehrin derinliklerinden kırbaç sesleri  geliyor  bir ateist Allah diye bağırıyor, bir bebek intihar ediyor bir anne vizitesini hesaplıyor."

birazdan bir fahişenin dudaklarında raksa tutulacaksınız...


- Beni al, koy bir yere... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bi dakka