Kayıtlar

Aralık, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hisseli kumanyalar ( Gezegene iki bilet 1/3 )

-Pardon.. +Buyrun -iki kişilik  bilet var +İstikamet ? -Papikolas gezegeni... + Henüz tnışmıyoruz ama. Üstelik sadece bir şişe şarap var. - Yettiği yere kadar hem tanışıyor olmamız bir şeyimi değiştirecek? + Sanki tanışıyor olmamız gerekiyor gibi. - O zaman anlat... + Yalnızlık nasıl anlatılır, sarhoş olalım bence. - Sek ? + Sek... - Tabi buyur, buda benim yalnızlığım ona "merhaba" de. + Hangi evrendeydi bu gezegen ? - Hisseli kumanyalar evreni + Kalabalık mı peki ? - Bilmiyorum sadece iki kişilik bilet var, sanırım yalnızlık var,  kim bile bilir? + O zaman çok kalabalıkmış - Öneriniz nedir sayın bayan ? + Öneri ve ben? Gerçekten tanışmamız lazım - Tanıştırın kendinizi + Ben ? Yalnızım. - Yalnızlığın neresinden ? + Başı sonu var mı ki ? Bilmem belkide göbek deliğindeyimdir - Peki ismi nereden ? + Aaa  sanırım annesinin babaannesinin büyük babasının göbek adı - Çok butik, ancak bu kadar güzel olabilir. + Ancak bu kadar sıradan olabilirdim. Karın ağr

yok başka birşey anlatacaktım

 Silinmiş telefon rehberi yalnızlığı... Seni arayan numaranın kim olduğunu asla kendine tahmin ettirmeme "şeysi"  neysi işte...  burada bile anlatımı zor bir sessizlik sağır olsaydın nasıl hissederdinin karekökü gibi v.s. Açmak istemeyeceksin, açmak istemeyeceksin, istemeyeceksin çünkü ne cevap vereceğini ve nasıl davranılacağını bilmiyorsun, varoş bir semt pazarı içinde annesinin eteklerini kaybetmiş küçük kız çocuğu, kocaman ağlamaklı gözler acaba hangisi annem bakışları, ama bunların hepsi anne kokuyor hepsi benim varoluşum  kokuları aynı, neyin doğru neyin yanlış şey olduğunun bilememe tedirginliği ve korkaklığı Acaba iyi yok hayır acabaaa kötü yok yok buda hayır... Kaygılarım, tedirginliklerim, önceleri, sonraları ve benim varoluşum. İyi bir adam olamadım, kendimi sevdiremedim, önceleri soğuk sonraları ise yavaş yavaş eriyen o sert bakışlar. Feri sönmüş göz ucu bakışlar, eriyen balmumu , voltajı yüksek ama verdiği ışık bir sikime yaramayan tavana asılı ampul n

Tony Montana !

Resim

Aman Ali Rıza bey

Resim

Hipopotam ağırlığı gibi

kötü yola düşmüş bir rengin kirliliği var tel örgülerle çevrilmiş yürek çarpıntılarında "Bu ne biçim bir hikaye" ile başlıyor bu hikayenin başı. Yasaklı bir dinin misyoner tedirginliği var üstünde her an katledilecek, parçalanacak ve  yakılacak belki de derisi yüzülecek gibi. sonra (sı sana...) Yer çekimsiz bir ortamda kuvveti muhtemel bir aşk basıncı var , hissedilir oranda büyüyen bir tümörün arsızlığına aldırış etmeden süzülüyorum sana. Seçtiğim repliklerin anlamsızlığından olsa gerek yüzümdeki ekşimsi karıncalanmalar, karışık ve oldukça karmakarışık. Seçemediğim şarkı sözlerindeki hayat dolu cümleler ile gelmek isterdim yüreğine, olmadı be sevgilim bir hipopotam ağrılığı gibi geldi suratsız gidişin. Gelişini bekleyecek kadar uzun sürmedi senin için yakmadığım sigaranın can çekişmesi. Çıplak elle katliam yaptığım şu cümle dolaylarında kazara bir küfürde sana etmeliydim. Küfürün bir suçu yok sevgilim, edepsizliği babasından kaynaklı yağmurlu bir gecenin sonrası ma

Cesedi öldürdüm adamı ne yapayım?

-Cesedi öldürdüm adamı ne yapayım? -Yaşat gitsin daha fazlasını yapamayız ona ! -Tamam. -Peki, adamdan kalan düşünce tortularını ne yapmayı planlıyorsun? izi kalır, silinmez ve yakılmaz -Bir planın var mı ? -kafamın içine saklayayım, ne dersin dayanabilirmiyim? -Bilmem tehlikeli olmaz mı ? -Bilmiyorum... Birimizin bu yükü üstlenmesi lazım sen cesedi öldürdün, bende adama yeni bir yaşam vermeliyim düşüncelerini öldürüp, düşünceler ölmez o yüzden saklamalıyım. -Hayır ikisini de ben yapmalıyım, birimiz temiz kalmalı. -Her pis işi sen yapıyorsun, ben de birşeyler yapmalıyım. -Tamam sen seç ozaman. -Ben seni sırtlasam seni yaşatsam ? -...(deneyelim) -Tamam bana son üç dakikanı anlatsana, son otuz yılı ölerek geçirmiş gibi. -Kocaman bir boşluk... -Ya ruhun ve seninle uzun sohbeti özledim üstelik Şinasi'de öldü. -Ruhum... atmosferin dışında, anlat... -Damarlarımızda dolaşan kan dışı her maddenin rahatlığnı yaşayalım... -Hadi bekliyorum ozaman. -Nasıl anlatılır ki, han

Phytia bu notalar bir salak !

 içimde bir kaynama noktası almış başını gidiyor, tedirgin bir melodi insanı nasılda nefrete sürüklüyor, biraz daha izlenmeli insanların çaresizlikleri  ve biraz daha dinlemeli bu müziği... (Dinliyorum) Ama bir sorunum var ! bu müzik ve bu melodiler daha önce hiç duymadığım biçimde ve dinlerken nereye bakacağımı bilmiyorum, sence buda bir çaresizlik mi ? Müzik başa dönüyor aynı melodiler, çaresizlikler, insanlar, ben. kullanım tarihi çoktan geçmiş  telaşım var(dı), bir kaç başarısız deneyimim oldu ("biraz hayal kırıklığı böyle olacağını biliyordum zaten" ) deyip geçiştiremeyecek kadar önemsiz. Durup burada seni  yanılgılarım ile   onları anlatmakla sıkmak istemiyorum ( sünger değilsin sen!) Bir dakika burada kırık nota var bir diğeri  düşüyor, melodinin ahengini  bozuyorlar, onlara bu şekilde kötü intihar etmelerini hangi şapşal öğretti ? kırılıyor, düşüyor ve ölüyor saçma bir ölüm. Aaahh durup burada sana neleri  anlatıyorum üstelik gecenin bilmem kaçı, buda b