Kayıtlar

Nisan, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"meydey meydey" bende o zamandan kalma

( her defasında inatla dahada yükseğe çıkıyorum, zamanla aslında hiç olmayan yükseklik korkumun basit bahanelere neden olduğunu fark ettiğimden beri uçuş esnasından emniyet kemerlerini bağlamaz oldum ( zaten bağlamıyordum ) sadece korkmamam için her şeyin kontrolümün  altında olduğu yalanını söylüyorum kendi kendime (bu sadece basit bir türbülans ) ayaklarım üşüyor şakaklarımdan ince ince soğuk terler akıyor, yüksek irtifaya çıktıkça kan basıncım düşüyor midem sırtıma yapışıyor, bu esnada nasıl bir vaziyet aldığını düşün artık çünkü bu esnada benim düşünmeye pek bir fırsatım olmuyor bilirsin işte her zamanki gibi bu arada düşen kan basıncına rağmen ritmi artan kalp olağan üstü bir sıcaklığa erişiyor bilmem kaç bin fahrenhayt sonra bir nükleer düşüyor beynime beynim kaynama noktasını aşıyor buharlaşıyor zorunlu esarette olan algılarım bir bir zincirlerini kırıyor önce ensemi görüyorum sonra bütün vücudumu her defasında çıplak annemden yeni doğmuş gibi lekesiz, dünyaya dair bir zerreni
  içimde bir ürperti almış başını gidiyor üstelik dört şeritli otoban yolundan emniyet şeridini kullanarak içten içe yavaş içimi açtığıma  bakma betimlemesi bozuk edebiyatım dan birazda tutarsızlığım var bilirsin ve üstelik  ortalama yirmi iki metre karelik bir odada çivi gibi mıhlanmış duruyorum  ışık gözümü alıyor kalkmama ancak nükleer bir reaktör yardım edebilir son can havlim ile elimdeki su bardağını ampüle fırlattım karanlığa gömüldüm üstümü toprak gibi örttü tanrım atom bombası patladı bütün ülke şimdi benim yüzümden ölüyor bir bir önce kendimden başlıyor hayır hayır önce en sevdiklerimden başlıyor ölümler sonrasından zevkle en sevmediklerimden sona kendimi bırakıyorum nasıl olsa bir bok olacağı yok hamam böcekleri ise direniyor gelecekteki nesillere bunları anlatmaları için onları af ediyorum herkes ölmüştü ya gelecek nesil nereden çıktı diye soruyorsun duyuyorum saçmalık ama sanki buradasın kavram değişiyor zaman renkten renge giriyor denizler hayvanlara ağaçlar köpeklere,

Uzun Bir Özet

" Sanırım günlerden pazardı haberi geldiğinde. Oturup arkadaşlarla kadeh kaldırdık şerefine, ciğerlerinin bütün hücrelerine işleyen sigara dumanını, biz de ,beş arkadaş, onun gibi bütün kuvvetimizle ciğerimize çektik. Onu yad etmek içindi hepsi. Mevlüt okutulurken öylesine yediğimiz fıstıklı irmik helvasını çok hızlı bir şekilde, çiğnemeden yutarak uzaklaştık taziye evinden. Hep gittiği bara gidip şerefine bira bardaklarını kaldırdık havaya bizi gördüğünü düşünerek, aşağıdan... Yirmi iki gün boyunca kimse onun artık nefes almadığını farketmemişti. Yalnız kalmak istediğini bildiğimizden mütevellit, sesi kesildiğinde, bizi aramadığında onu aramamız gerektiğini konuşulmamış bir anlaşmaya farkında olmadan imza atarak kabullenmiştik. aylarca aramadığımız olurdu. Aylarca aramadığı. İşler yolunda gitmediğinden yada hayatında yeni bir meşgale buldugundan değil sadece yalnız kalmak istediğinden, kendini dış dünyaya kapatıp yeni heyecanları entellektüel arayışlarda bulmaya çalıştıgı