Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
 şimdi onlar bir evin içindeki masanın etrafında toplanmış dört adamın ortasında duran kolinin içindeki kolu düşünüyorlar. -_-  bu enteresanlık konunun neresinde hiç anlamıyorum.

Annem kapımı açtı

Resim
son bir ayda hattıma iki defa kontör yükledim bu uzun zamandan beri yapmadığım bir şeydi itiraf etmeliyim ki garipsedim oysa alışmış gibiydim lüzumsuz aramalar yapmayıp kendimi bilmediğim şeylerden korudum, kendi payıma peki neyden ? Zor bela düşürülmüş bir numara olmaktan hani aslında bir numara olduğundan değil işin bir numarası olmamasından kaynaklı bu sıkıcılık...  Annem az önce kafamı açtı, bu sığlık sana yaramaz oğlum dedi, kadın haklı bu sığlık bana hiç yaramıyor, sahnelere düşmem yakındır yani tabi bu üçüncü sınıf  Ankara barından bir sahne değil bunu devler ligi gibi gör mesela...  Ayak ucu ile yokladığım bu derinliği hissetmenin ve ona dokunmanın o muazzam hazzını kim nasıl anlatabilir ki, kafatasının  boşluğunu dolduracak başka bir şey düşünemiyorum, bilmiyorum.  Annem kafamı açtı, zihnimin bir ucunda pıhtılaşmış kelimelerim, sözcüklerim. -Şu kürdanı uzat bakalım... -Neden ? -Oğlum burada birikmiş her bir şeyin, kazımam lazım... -kürdan la ? -Buna mı şaşırdın,

Sıkıcı

Yumuşak başlı giremiyorum ben bu alemin gece yarısı muhabbetlerine. ( -arabadan fazla anlamam dedim bilirsin, ben olaya bütünü ile iktisadi bakıyorum. Talebe karşı başarı ile tamamlanmış arz merasimi neredeyse global bir etki yaratmak üzre hani şöyle güzel kardeşim, insanın parası da yoksa alası geliyor. Al bunu neye sürersen sür, bir üst segmenti sana lüks gelir. Dediğim gibi ben arabadan anlamam sadece ne derecede kullanılabiliyor ona bakarım benim standartlarım avrupa standartlarının çok dışında bir kavram siktir et sen beni hiç ciddiye alma... -neden abi ? ne güzel anlatıyorsun... -lan olum arabadan anlamıyorum ben üstelik hiçte cezbetmiyor. -Değişiksin abi... -Siktir lan, gundiye bak anlamak zorundayım sanki. -Abi bişey demedim ki, değişiksin dedim sadece. -O nasıl oluyor lan? -Anlatsana abi, neden konuşmuyorsun ? -Oğlum değişik neymiş? bak bak bak avala bak kafayı kırdı taşşak geçiyor! -Yahu yok be abi, kızla niye konuşmuyorsun? -Hangi kız? -Abi senin

Hard Born

bugün günlerden hangi gün emin olmuyorum. Güne bağlı kalmak onu bilmek, tanımak onun için yaşayacağım anlamını çıkarıyorum ve bu beni boğuyor. Söylemiştim en çok boğulmaktan korkuyorum. Eksenimde ki insanların oluşturduğu aceleci telaşlarında tükeniyor, yarattıkları yüksek gerilimli girdaplarında kendimi paralıyor ve ben ayakkabısının içine su kaçtığında huzursuz olan insanlardanım çoraplarım sürekli kuru kalmalı.  Nefes al nefes ver nefes al nefes ver ve nefes al nefes ver. Seninle "Where is my mind" le birlikte sigara içmeliyiz, ancak bu zaman "kendim" olabildiğimi hissediyorum. Zaman pastasından geriye kalan koca dilim ise hep başkalarına pay ediliyor, bu o söz ettiğim girdaplar olmalı emin olmuyorum sadece boğulmaktan korkuyorum. Çıplak, olabildiğince temiz ve silahsız topuklarım patlayıncaya kadar dans etmek ve bedenlerinin içinde dolaşmak. Arter damarlarına sızıp bağırsaklarına ulaşmak, böbreklerden nefes borusuna ve bana biraz zaman tanısınlar kornealar...

vesaire vesaire

Otuz yıllık birikim üstüne son bir yorgunluk sigarası içtim, bu yorgunluk daha öncede yüzlerce kez söylediğim gibi hiç bitmeyecekmiş gibi. Sigara olayın esprisi, uyum sağlanamamış berbat bir seks deneyimi sonrası yapılabilecek en iyi şey gibi düşün, bir sigara yakarsın ve nelerin ters gittiğini düşünür durursun (sadece düşünür durursun) Zaten bunca zaman yapabildiğim en iyi şey düşünmek ve düşüşleri de doğru orantıda sert, hızlı üstelik çekilmez. Geriye kalan her şey can sıkıntısın da cereyan eden isteksiz mastürbasyon sonrası geriye kalan her şey olarak yerini alıyor, her şey olduğu gibi bütün sıradanlığı ile devam ediyor. Arzular istekler ve pervasızca sağ sola savrulan toz zerreleri. Ne zaman kendi eksenim etrafında dönmeyi denesem yörüngeme yetkisiz giriş yapan bünye dışı varlıkların istilası ile karşılaşıyorum. Başa çıkabilecek gücüm elbette var ama bu sadece başa çıkmama yetiyor ne sağıma nede soluma dönecek takatim kalıyor. Sönmüş ve eski ihtişamından eser kalmamış makyajsız b
 bu çetrefilli düzlem boyunca insanın kendini bir yere ait hissedememesi bir yere ait hissetmemesi sonuç olarak her iki algıda bir tümde son buluyor, koca bir boşluk. yirmi dörde bölünmüş aceleci telaşlarımız. Bütün var oluş bundan nasibini alıyor, bu yorgunluk korkarım ki yüz yıllarca sürecek gibi ( ama sürmesin)   Her yeni güne başlangıcımız beraberinde yeni yenilgiler getirecek, yarın zor olacak sonraki yarınlar ise daha zor. 

taze taze minimalist, fırından yeni çıktı.

Resim

biutiful war

Resim
 Saçlarını son iki ayda iki defa kestirdi ve değiştirdi ama açık olmalıyım bu stil ona hiç gitmedi. Küt bile olsa en azından uzun kakülü gözünü yarıp dudak kutbuna doğru düşüyordu, o hali ile klasik koca siyah camlı güneş gözlükleri belki en çok ona yakışıyordu.  Düzgün kısa ve sivri bir çenesi var, bu onun yüzünü ince ve zayıf gösteriyor. Gözleri daha öncede bir kaç kez söylediğim gibi kocaman, bazen içinde boğulmak için çok çaba harcıyorum ama suratı hep otoban sınırında bin beş yüz. (kusura bakma sevgilim bu konuda biraz hırçın düşünüyorum, eğer beraber düşünebiliyor olsaydık eminim sende bana hak verirdin. Ben hiç bir kadına  bu kadar çıplak ve savunmasız olmadım)

Bu unutkanlık başa bela

Hava güzel hemde oldukça güzel, öyle ki akşam üstü esintisi başladıktan kısa süre sonra kahvenin ocak arkasında duran askılığa astığım poları giydim. Şimdi mayıs ayının o insanı sinir eden cılız ama üşüten rüzgarları sonrası ise biliyorum ki şeker olsan kıvamında eriyecek güzellikte olacak. Gecenin bir yarısı ve amaçsız insanların amaçsız yürüyeceği saat, bu saatte yürüyenlere kötü insan gözüyle bakılacak saat, belkide on iki yıllık uzaktan sevmeleri boş verdiği saat ve belkide... Haydaaa -Hayırdır ? ( aracın penceresinden  el fenerini yüzüme tutarak, bide bok varmış gibi sarkmış  ) -Hayırdır..? ( ışık gözümü alıyorken) -Dalga mı geçiyorsun ? ( sinirlenmiş olmalı ki hızlıca kapıyı açarken ) -Dalga geçtiğimi mi düşünüyorsun ? ( Gayet ciddi olduğum an ) -Ver lan kimliğini... ( Elini uzatırken ) -Özür dilerim ama prensip olarak kimlik taşımıyorum kişisel bir meselenin mücadelesinde zafer kazanmak üzereyken bu savaşı mağlubiyet ile alırsam bendeki yıkımı önce bana sonra ins

Berbat, berbat, berbat...

Resim
 -Gazoz kapakları... Evet ! gazoz kapaklarını bilir misin?   Hayır seni aptal o gazoz kapaklarından söz etmiyorum.   Hey hey bir dakika !   Biliyor musun çok düşünüyor, düşündüm de...( Özür dilerim ama müzik şu an senden daha çekici.)   Kahretsin ! şimdi kendimi ihanet etmiş gibi hissediyorum çünkü şarkının bu kısmı berbat !   ( Belki  melodisi biraz iş görür )   Şarkı sıra değiştirdi ve bir sonraki berbat sözlü şarkıya geçti, hepsi İngilizce. Anlamıyorum ama         hepsinde biraz sen geliyorsun, gerisi ise bana kalan .   Şarkı bitti, sıradaki yine berbat sözlü başka bir şarkıya geçiyor.   (Yanılmışım, bana kalanlardan çıktı )       buda bana kalan...  

Şimdilik Waits dinliyorum...

Resim
   (Fotoğrafın  yalnızlığından kurtulmak için sokağa çıktım, ama bir sorun vardı. Bu sefer kendi içimdeki yalnızlığa doğru , durdurulması zor tanrı tanımaz arzularımın peşinde sürükleniyorum.   İnsanın kendisini kandırmasından daha hafifletici bir neden yok aslında  bedenine zarar verirken.  "Beynini eritirken."  Bütün bu olanlar iliklerime kadar ıstırap içinde çivileniyor, kimileri kendilerinde bulduğu ötanazi hakkını sonuna kadar kullanıyorken kimileri de bu boşluklar arasında savrulup duruyor, yel değirmeni oldukça şiddetli dönüyor karşı koymak bazen  zor oluyor. "tabi bu donkişot için geçerli"  Sana fotoğrafı göstermeyi yine çok isterdim ama anlatımım ile kalması her ikimiz içinde iyi olacak, en azından  zihnindeki dokunulmazlığı onun gerçekliği ortaya çıkana kadar devam edecek. )  İnsan hiç bir şeye aldırmıyor da yediği elmanın damağına acı gelmesi  bazen sinir bozucu oluyor, bunun yanında tırnaklarının renk değiştirmesi saçının dökülmesi, nefes a