Bu unutkanlık başa bela
Hava güzel hemde oldukça güzel, öyle ki akşam üstü esintisi başladıktan kısa süre sonra kahvenin ocak arkasında duran askılığa astığım poları giydim. Şimdi mayıs ayının o insanı sinir eden cılız ama üşüten rüzgarları sonrası ise biliyorum ki şeker olsan kıvamında eriyecek güzellikte olacak. Gecenin bir yarısı ve amaçsız insanların amaçsız yürüyeceği saat, bu saatte yürüyenlere kötü insan gözüyle bakılacak saat, belkide on iki yıllık uzaktan sevmeleri boş verdiği saat ve belkide... Haydaaa -Hayırdır ? ( aracın penceresinden el fenerini yüzüme tutarak, bide bok varmış gibi sarkmış ) -Hayırdır..? ( ışık gözümü alıyorken) -Dalga mı geçiyorsun ? ( sinirlenmiş olmalı ki hızlıca kapıyı açarken ) -Dalga geçtiğimi mi düşünüyorsun ? ( Gayet ciddi olduğum an ) -Ver lan kimliğini... ( Elini uzatırken ) -Özür dilerim ama prensip olarak kimlik taşımıyorum kişisel bir meselenin mücadelesinde zafer kazanmak üzereyken bu savaşı mağlubiyet ile alırsam bendeki yıkımı önce bana ...