Kayıtlar

Paralel evrene mesaj servisi

Paralel evrene mesaj,  ancak yolda kendi silüetini görebilenler cemiyeti daimi üyesi olarak şunu belirtmek isterim; atmosfer basıncı etkisini azalttıkça ayaklarınız yerden kesilmeye başlıyor bu da bu bulanık sularda tutanabileceğiniz bir dayanağın hiç bir etkisinin olmayacağını gösteriyor. ( boş ver şimdi takılma, saniyede yüzlbinlerce kilometre hız ile savrulurken bu kadar saçmalığın denk gelmesi gayet normal karşılanmalı. Ama diğer telaşlarım içinde en başarılı olanın sırtıma takılmış kancalar olduğunu bilsen,  milat öncesine dayanır uzunkukta. Bütün bunlar çok acıtıyor atmosfer basıncı etkisini azaltırken ayaklarım yerden kesildi komik gibi ama değil. Elini vicdanıma koy desem, vicdan azap olur,çivi olur, jilet olur sıyırır derimi kemiğimden. Bilirsin, bu işleri anastezi kullanmadan yapıyorlar. Alışıyor alışıyorsun da bu acını hafifletmiyor. Belirlenmiş bir eksenin içinde belirlenmiş şeyleri sanki doğaçlamaymış gibi yutturmaya çalışıyorlar, sıkıldım.  Uzun yoldan geli...

Bu koca obur delik, ona merhaba de. (2/5)

-Burası girdap. Girdabın sizi, dışınızı içinize geçiren noktadan sesleniyorum.  (... Kalktı buzdolabının kapısını açtı. Sol eliyle çenesini ovarak bütün raflara bakındı ( cık ) dolabın kapısını kapattı yerine oturdu. Bilindik şeyler fısıldıyor yine bu şeyler, arzuları azapları. Klasik vicdanına mıh gibi saplanmış bazı şeyler işte, evden işe gelirken. (Bu durumda psikoloji evi dokunulmazı konu alıyor olabilir  gibi pragmatikler oluşabilir bazı zihinlerde) ama öyle değil, konu çok başka.) -Öyle ki kendi içinizde bilmem kaç yüz defa döndüğünüzü sayamıyorsunuz bile, düşünsenize kendi bedeninizi tanıyamıyor oluyorsunuz.  ( Sigarasını yaktı, bundan önce bir tane daha içmişti. Son zamanlarda (klasik) çok sigara tüketmeye başladı ama aslında cevap basitti, onlardan daha çok boş vakti oluyordu, ( Belki şöyle bir algı oluşabilir "vaktini boşa harcıyor) ama öyle değil bu konu çok başka.)     

Bu koca obur delik, ona merhaba de.

"Zorlu bir savaş" "Pers krallığından kalma bir lanet gibi sanıyorum ki hiç bitmeyecek. Dokunduğum, hissettiğim, söylediğim ve söylediklerim kurşuna dizilmiş askerler gibi bir bir düşüyor. Tesirini vaktinden çok önce yitirmiş bir kaç melodi kalıyor geriye."  Fiyakalı bir esaret yaşıyorum bu yer kürede, nefes alıp vermemin dışında birazda düşünüyorum ekserisi bilindik şeyler bilirsin; Ekmek davası, geçim derdi "oğlum hadi evlende git" ile enfes üçü bir arada. Bilmiyorum söz ettim mi hiç?  ama ben sevmiyorum sıkıştırılmış telaşları, kaygıları, arkadaşlıkları, dostlukları, sevgileri, nefretleri, hisleri, düşünceleri ve sigarasızlığı aslında liste epey kalabalık ihtiyacım olan uzun bir koma gözlerimi açtığımda hiç bir şey hatırlamamak.  Ama biliyorum Kafamın içi koca bir diken bahçesi, yoksa başka bir açıklaması nasıl olur büyük hayal kırıklıklarının, ( huzursuzluğun, tükenmişliğin) Yerimi bulmakta zorlanıyorum. Uçurumun ne tarafı havada...

İstemsizce elin sigaraya uzanır...

Resim
Bir fotoğrafını bulup buluştururum, öylece derinlemesine süzülüyorum. Sanki sonu hiç yokmuş öylesine derin,ve öylesine güzel. Tanrıya karşı olan inancınızı sorgulatacak cinsten tehlikeli.
 şimdi onlar bir evin içindeki masanın etrafında toplanmış dört adamın ortasında duran kolinin içindeki kolu düşünüyorlar. -_-  bu enteresanlık konunun neresinde hiç anlamıyorum.

Annem kapımı açtı

Resim
son bir ayda hattıma iki defa kontör yükledim bu uzun zamandan beri yapmadığım bir şeydi itiraf etmeliyim ki garipsedim oysa alışmış gibiydim lüzumsuz aramalar yapmayıp kendimi bilmediğim şeylerden korudum, kendi payıma peki neyden ? Zor bela düşürülmüş bir numara olmaktan hani aslında bir numara olduğundan değil işin bir numarası olmamasından kaynaklı bu sıkıcılık...  Annem az önce kafamı açtı, bu sığlık sana yaramaz oğlum dedi, kadın haklı bu sığlık bana hiç yaramıyor, sahnelere düşmem yakındır yani tabi bu üçüncü sınıf  Ankara barından bir sahne değil bunu devler ligi gibi gör mesela...  Ayak ucu ile yokladığım bu derinliği hissetmenin ve ona dokunmanın o muazzam hazzını kim nasıl anlatabilir ki, kafatasının  boşluğunu dolduracak başka bir şey düşünemiyorum, bilmiyorum.  Annem kafamı açtı, zihnimin bir ucunda pıhtılaşmış kelimelerim, sözcüklerim. -Şu kürdanı uzat bakalım... -Neden ? -Oğlum burada birikmiş her bir şeyin, kazımam lazım... -kürdan l...

Sıkıcı

Yumuşak başlı giremiyorum ben bu alemin gece yarısı muhabbetlerine. ( -arabadan fazla anlamam dedim bilirsin, ben olaya bütünü ile iktisadi bakıyorum. Talebe karşı başarı ile tamamlanmış arz merasimi neredeyse global bir etki yaratmak üzre hani şöyle güzel kardeşim, insanın parası da yoksa alası geliyor. Al bunu neye sürersen sür, bir üst segmenti sana lüks gelir. Dediğim gibi ben arabadan anlamam sadece ne derecede kullanılabiliyor ona bakarım benim standartlarım avrupa standartlarının çok dışında bir kavram siktir et sen beni hiç ciddiye alma... -neden abi ? ne güzel anlatıyorsun... -lan olum arabadan anlamıyorum ben üstelik hiçte cezbetmiyor. -Değişiksin abi... -Siktir lan, gundiye bak anlamak zorundayım sanki. -Abi bişey demedim ki, değişiksin dedim sadece. -O nasıl oluyor lan? -Anlatsana abi, neden konuşmuyorsun ? -Oğlum değişik neymiş? bak bak bak avala bak kafayı kırdı taşşak geçiyor! -Yahu yok be abi, kızla niye konuşmuyorsun? -Hangi kız? -Abi senin ...