Olmadı Nazım hoca...





Ben ne Tahir’m  nede sen Zühre …
Zühre  tanımadı yada tanıyamadı ki Tahir’i. Hem Tahir’i sevmemesi umurunda mı ?
Nazım usta sen dedin ya “Sen elmayı seviyorsun, oda seni sevmek zorunda mı?”
Cevap veriyorum  ; değil ustam, sevmek zorunda değil.
Ne Tahir  Tahir’liğinden bir şey kaybeder nede Zühre sevmese kaybeder.
Lakin ben ne Tahir’im nede o Zühre .
Demişsin ki ; “hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil”
Bende diyorum ki ; Ölmek ayıp olmazken Tahir olmamak mı ayıp ? Elmayı sevip de onun  beni sevmesini mi beklemek ayıp ?
Kabul olmayacak dualarımda ki ihtimallerin hepsi beni seve bilme olasılığı taşıyor. Bunu istemek ayıp mı ?
Demişsin ki ; “Meselâ bir barikatta dövüşerek , meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken , meselâ denerken damarlarında bir serumu  ölmek ayıp olur mu?”
diyorum ki ; Bende elmanın beni seve bilme  ihtimalini beklerken ölsem ayıp olur mu ?
Olmadı Nazım hoca olmadı, Piraye ne der sonra ?
Mecnun sövmez mi sana ?
Aşık Veysel küsmez mi sana ?
Ferhat desen ağlamaz mı bu dediklerine ?
sorum şudur ki ; Onun  sevgisini hissetmeden yine onu sevmek, aşık olmak ve beklemek ayıp mı ki ?
Ne adamlığımdan kaybederim nede gururumdan nede o bir şey kaybeder. Sessiz sakin kendimle geçinir giderim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bi dakka