Ruh Hastası (iki)






-kitabın ortasından konuşmak gibi bir şeydi, rüzgara karşı işemek.
-Peki ya dünya, Geceleri sanırsın ki yol üstü kerhanesi o zifiri karanlık nasıl bir fantezinin ürünüdür ki içimi gıcıklıyor ve bence geceleri kırmızı olmalıydı.
- Kırmızı olmalıydı çünkü ben böyle istiyorum.
-Biliyorum, ayaklarıma çivili takunyalar geçirmem gerek  kendimi günah yollarından alı koymak için.
-Kilitli bir sandığa bırakılmış ve  unutulmuş kutsal kitaplar gibi hissediyorum. Bütün kutsallığı liğme liğme yapılmış günahlara ayrılmış.
-Valide sultanın göz yaşları arındırabilir belki ?
-Hayır, arındırma malı mümkünse kızgın zift ile durulayın beni.
-Hatalarımı anlayacak kadar bilinçli ve bilinçli olduğum kadar bu hataları tekrarlamaktan  kendimi alı koyamayacak kadar iradesizim (sanırım )
-Mümkünse kızgın zift ile durulayın bu arsız bedenimi.
-Düşünüyorum, günah  lekeleri bedenimizde mi  yoksa beynimizde mi ? (Lütfen beynimi de sıyırın)
- Ayna ayna söyle bana, var mı bu dünyada benden daha günahkarı ?
-Ayna ayna söyle bana , var mı bu dünyada benden daha arsızı ?
-Ayna ayna söyle bana, var mı bu dünyada benden daha acizi ?
- Valide sultan  neden ağlıyor ki ? ( benim için üzülme )
- Kendinden geçme seansları, kısa bir mola herşeye ve herşeye  sadece kısa bir mola.
-Beynimdeki büyüyen ura  şeytan adını koydum.
-Ve aslında şeytan  yoktu bu beden dışında  hiç bir yerde, şeytan burada aynaya bakandı, şeytan burada  kendisi ile konuşan dı  ve belkide şeytan masumdu.
-Bütün   kötü dilekler damağımdaki yaralar gibi, aslında bir vitamin hapı iyileştirecek, iyileşeceğinden emin olmayarak.
-Şah damarımı kesmem gerek, bütün kötülükler ve günahlara yol açmış dolanıyorlar vücudumun her bir zerresinde.
-Sigara ?
-lütfen…
-Biraz uyku ?
-hayır  teşekkürler…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bi dakka