İtiraflarım #38 ( benim babam)












   -ben 15 yaşındaydım, normal şartların dışında başka bir takıma transfer olmuştum hiç bir resmi maçıma gelmeyen babam belki bu takımda maçlarıma gelir diye düşündüm, takım otobüsü ile maç yapacağımız stada doğru gidiyoruz, sahaya ulaşabilmek için Türk böbrek vakfının orada inmemiz gerekiyordu takım arkadaşlarım ile birlikte otobüsten indik yürümeye başladık, eski bir direk üstüne bozuk el yazısı ile bir ilan yapıştırılmış "satılık böbrek" biraz düşündüm, tarifi zor bir duygu oluştu...
maç saati geldi sahaya görev yerlerimize dağılıyorduk fazla kalabalık olmasa da seçemeyeceğim bir taraftar topluluğu var ve içlerinden biri "aslan oğlum" diye bağırıyordu, gözlerimi kısıp benim babam maça geldi diye bakınıyorum...

Yine gelmemişti.

Bozuk el yazısı ile "satılık böbrek" ilanını okuduğum da "tarifi zor" bir duygu oluşmuştu ya,
"Aslan oğlum" diye bağıranın babam olmadığını anlayınca "tarifi imkansız" bir yalnızlık oluşmuştu.

benim babam hiç bir maçıma gelmedi. futbolu bıraktım, veli toplantılarına katılması için haylaz öğrenci oldum, biraz benden bahs etsin diye "aslan oğlum" demesi için mahallenin çocukları ile kavga ettim, benim babam çok güçlüydü benim babam sertti ve benim babam asla gülmezdi.

Bugün 26 yaşındayım gülmüyorum, umursamıyorum ve hiç bir şeyden korkmuyorum, aynaya baktıkça babama her geçen gün daha çok benzediğimi görüyorum.

Kapanmayacak yaralar sözlüğü "baba"nın kelime anlamı 1.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bi dakka