-Yoksa sende hayvanlarısevemeyenlerdenmisin?


Biliyor musun ?
Vasıfsız bir hayvan olarak işe başladım, barınak çok sıkıcı geldiği için kaçma gereksimi duydum ve kaçtımda ama en fazla iki karınca adımı öteye gide bildim, hem ne olmuş yani adımlarım küçükse  yüreğimle orantılı değil ya?
Yadırgama bu halimi, koşmam gerekirse biliyorum  yetişemem son halk otobüsüne, son minibüse ve son kalınmış sana…
Sona kalanlar bayatlamış pasta gibidir derler hatta bazıları kokan bir ayak gibidir, hatta bazıları en son otobüse bile yetişemezler hatta ve hatta bazıları hiç sevemezler belkide  severmiş gibi yaparlar kim bilir yada ne fark edebilir, hımm belki balzac fark edebilir sormak lazım aslında. Hem sokrates olsaydı eğer bence bir şeyler söylerdi mevlanaya sormaya gerek yok o zaten anlardı.

Kocaman kinkong bile parmak kadar bir şeyle mutlu olabiliyorsa ozaman balıkları düşünemiyorum, düşünsene parmak kadar balık  fil kadar bir okyanusun içinde, emin olamıyorum çünkü ben bir hayvanım ama şöyle düşünüyorum  mutluluktan dört köşe oluyorlardır.
Martıları söylemiyorum bile “neden mi ?” bende bilmiyorum neyden mutlu olduklarını ama  şöyle bir gerçek var benim hayvan olduğum kadar, sesleri huzur veriyor ve bazı hayvanlarda bundan mutlu oluyor yada olmak zorunda kalıyorlar.
Hem bak gölgem önümdeyken yürüyebilenler denim ardımda koca bir güneşi bırakıp hemde küçük karınca adımlarım ile hemde üşüyorken…
Aslında biz seninle A-10 gezegeninde karşılaşmalıydık, çünkü oranın yerli halkından bazıları  bazı hayvanları sevebiliyorlarmış işte bu ihtimalden yola çıkarak merdivenlere yöneldim ama en fazla çatı katına kadar çıka bildim, sanırım çatı kapısı kilitli anahtarı bulana kadar bekleye bilirlermi acaba,  rica etsem uçan spagetti canavarından ? (kim bilebilir)
Hem aslında daha önemli işlerim var sigaramı yakmam gerek ve bağlı olmadığım desteksiz yaşam ünitesi derneğine kaydımı yaptırmam lazım belki tıraşta olabilirim hem radyonun  felanca frekansından frank sintarayı bulmam lazım bunlar çok önemli çünkü adımlarım çok küçük.
(Sigaramı bulamadım ozaman diğerlerinin hiç bir önemi yok…)
Leş gibi balık kokan bir martının sarhoşluğu kadar  yavşak bir durum olamaz hem baksana attığın simitlere bile  tenezzül etmiyor bu durumda sevgililer romantik bir vapur gezisi yapamıyorlar bu çok üzücü bir durum, biri o martılara günlerini göstermeli… ( Phyta, baltamı verirmisin lütfen? )
Bu aralar ”oyunbozan(lığa)” çok sardım, kendisi anastezi uzmanı olmayan bir aşkın narkozsuz ameliyatına girdi çıkabilirmi bilemem ama büyük satış koyduğunu söyleye bilirim sana.
Bu arada sormama izin verirmisin hipokondriyak hayvanlarda da olurmu,  bipolar bozukluk oluyor bunu biliyorum yoksa kıyıya vuru rmu ayı kadar balinalar, tamam yeterince yüzme bilmiyor olabilirim ama yüksek yerlden düşmüşlüğüm çoktur…
Arafta kalmıştığımda çoktur ne o tarafta ne bu tarafta ama ben hep sendeydim yalanınıda söylemedim.
Hadi gerçekçi olalım, ben sana seni sevdiğimi söyliyeyim  sende bana dünyanın kaç bucak olduğunu yada üç sayısından geri saymasını, çünkü bütün büyük patlamalar üçten geriye start alıyor amerikan filmlerinde belki şaşırır dilin sürşür sende söylersin kalbimde üç atom bombası patlatırsın.
Ansızın ölürüm diye cebimde  poker kağıtları gezdiriyorum, gelecek azrail ile son bir şans için kumar  oynarım belki… dövüşemem yumruklarım küçük tesiri olmaz sanırım hem zaten adımlarımda küçük koşamam kaçamam, ağlayamam ama gülebilirim…
Hem ben bu yunanlılara çok üzülüyorum tarihten geriye onlara sadece kırılmış tanrıları kaldı.

hatırıma gelmişken :
“Daha önce hiç silah kullanmamıştı, ama bu onu endişelendirmiyordu. Resim çekmek gibiydi bu iş. Odakla ve bas. Aralarındaki tek fark, bir Nikon kamera 9 milimetrelik bir Lorcin L gibi tepmezdi”

herneyse…

Çok tehlikeli bir sırrı saklar gibi sevdim  seni,” en olasılıksız anda bile öpmeye teşebbüs etmeden”  intihara meyilli balinalar kadar yatkındım oysa sahillere senin ellerinde… ( Pardon kalbimden kaçtı…)

-Birileri bana teleffuzu zor küfüler öğretebilir mi acaba?

Her birşeyi boş ver bir hayvan  ile bir insan ne kadar anlaşa bilirse bizde ikimizde o derece anlaşıyoruz, sen beni aşklarından arta kalan artık ların ile besle bende sana köpek sadaakatim ile bağlanayım bu kadar ucuz bir bağlaç  hiç bir gramelde yoktur, imla hatalarımı boş ver görmezden gel hatta gelme fark etmez ben burada yine bu kelimeler içindeki boşluklarda olacağım…
Aslında biz seninle A-10 gezegeninde karşılaşmalıydık, çünkü oranın yerli halkından bazıları  bazı hayvanları sevebiliyorlarmış işte bu ihtimalden yola çıkarak merdivenlere yöneldim ama en fazla çatı katına kadar çıka bildim, sanırım çatı kapısı kilitli, anahtarı bulana kadar bekleye bilirlermi acaba,  rica etsem uçan spagetti canavarından ? (kim bile bilir)

doğruya bu dünyada bazı insanlar hayvanları sevemiyor, yoksa sende hayvanlarısevemeyenlerdenmisin?

karakutu
(izinsiz itiraflar serisi 3.bölüm)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bi dakka